İngilizce konuşmak için basit ama etkili kuralları bir makale şeklinde hazırladım. Makaleyi okumayı bitirdiğinizde bu işin göründüğü kadar zor olmadığını öğreneceksiniz. İşte o kurallar:
Çok fazla gramer çalışmayın!
İlk duyduğunuzda oldukça garip gelebilir ancak çok fazla gramer çalışmak İngilizce konuşmanızı engelleyen fazlalıklardan biridir. Bir sınavı geçmek gibi amacınız varsa gramer çalışın. Ancak amacınız akıcı bir şekilde İngilizce konuşmaksa o halde gramere çok fazla anlam yüklemeyin.
Gramer öğrenmek yalnızca sizi yavaşlatır ve kafanızı karıştırır. Konuşma esnasında doğal şekilde bir cümle kurmak yerine gramer kuralları ile vakit kaybedersiniz. Unutmayın; İngilizce konuşanların sadece çok küçük bir kısmı gramer kurallarını %20 den daha fazla biliyor. Bu da demek oluyor ki; İngilizce konuşan bir çok kişi gramer kurallarına pek hakim değil. Aslında bu durum Türkçe konuşanlar için de geçerlidir. Çevrenizde okuma-yazma bilmediği halde Türkçe konuşan insanlar olduğunu unutmayın! Söz konusu İngilizce olduğunda yine bir kısmımız ana dili İngilizce olan bir çok kişiden (örneğin bir İngiliz’den) daha çok gramer biliyoruz. Muhtemelen bir İngilize gramer ile ilgili bir soru sorduğunuzda sizin kadar konuya hakim olmadığını fark edeceksiniz. Buna rağmen akıcı bir şekilde İngilizce konuşabildiğini, okuyabildiğini, dinleyebildiğini fark görebilirsiniz.
Başa dönersek; amaç İngilizce konuşmak ise grameri gözünüzde büyütmeyin. Ona hak ettiğinden daha fazla değer vermeyin. Aksi halde üzülen taraf siz olursunuz!
İngilizce konuşmak için kelime öğrenmek yeterli mi?
Hayır, değil! Bir çok kelimeyi bildiğiniz halde o kelimelerden bir cümle kuramadığınız oldu mu? Cevabınız “evet” ise yalnız değilsiniz. Çünkü bir çoğumuzun uyguladığı yanlış yöntemlerden birisi de bu. Sebebi konuşma diline yerleşmiş ve yaygın şekilde kullanılan ifadeleri/kalıpları görmezden geliyor oluşumuz. Bir kaç örnek ile pekiştirelim ki havada kalmasın;
I wouldn’t be surprised …
I don’t think you’re right about …
There is something wrong with …
I’m looking forward to …
Do you mind if I …
There’s no way …
Bu örnekler İngilizce film, dizi, şarkı vb. yapımlarda sıkça karşılaşılan ifadelerden yalnızca bir kaçı. Konuşmak istiyor musunuz? O halde bu ifadelerle mümkün olduğunca içli dışlı olun. Bir süre sonra bu ifadelerin dilinize yerleştiğini görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayacalsınız ;)
Önemli not: Türkçe’den İngilizce’ye Çevirmeye Çalışmayın!
İngilizce bir cümle kurmak istediğinizde Türkçe’den İngilizce’ye çevirmeyin. Cümle düzeni/yapısı birbirinden farklı iki dilden bahsediyoruz ki bu da cümle kurmak istediğinizde sizi yavaşlatacak, hatta yanlış cümle kurmanıza sebep olacaktır. Evet evet, yine gramerden laf açıldı. Bunun yerine yukarıda bahsettiğimiz şekilde; ifadeleri/cümleleri öğrenmeniz işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.
Konuşmak ya da Konuşmamak İşte Bütün Mesele Bu!
Okuma (reading), dinleme (listening) ve konuşma (speaking) bir dilin temel yapı taşlarıdır. Bir bebek/çocuk ana dilini öğrenirken sırasıyla dinlemeyi, konuşmayı, okumayı akabinde yazmayı öğrenir. Doğal öğrenme sürecinde basamaklar bu şekildedir. Ancak biz genelde şöyle yaparız; öncelikle okuma, yazma, dinleme ve nihayet! konuşma.
O zaman şöyle yapalım; ikinci bir dili öğrenirken yararlanacağımız kaynaklar “okumamızı” gerektirecek. Doğal sıralamayı ihtiyaçlarımıza göre modifiye ederek okuma, dinleme, konuşma ve yazma şeklinde yeni bir sıralama yapalım. Burada önemli bir yer değişikliği yaptık, fark ettiniz mi? Tabii ki ettiniz :)
Okuma » dinleme » konuşma » yazma.
Şimdi yeterince okudunuz, dinlediniz, peki sonra? Konuşacaksınız. Cümlemiz şu olsun:
There’s no way you finish on time.
Şimdi bu cümleyi çaba sarfetmeden -üzerinde düşünmeden- bir solukta söyleyinceye kadar sesli olarak tekrar ettiğinizi varsayalım. Kimin hakkınızda ne düşündüğünü bir kenara bırakın :) Sesli olarak tekrar edin. Bu konuşmaya giden yolda sizin yakıtınız. Sesli tekrar yapmazsanız yakıtınız biter yolda kalırsınız!
Dil öğrenmek/konuşmak için yurt dışına gidenlerin konuşmak zorunda kaldığını hatırlayın. Bu iknanımız yok diye suspus oturacak değiliz. Susarsanız, konuşamazsınız!
Çalışmak için doğru kaynakları seçin
Sanırım artık, konuşmak için pratik yapmamız gerektiğinde hemfikiriz. Ancak seçtiğiniz materyallerin sizi yanlış yönlendirmesine izin vermeyin; doğru kaynakları seçin. Aksi halde yanlış öğrendiğiniz bir cümleyi kusursuz/mükemmel bir şekilde telaffuz edersiniz! Bu durumda karşı tarafa derdinizi anlatamayabilirsiniz. Kaynak seçimi için sitemizdeki diğer içerikleri inceleyebilirsiniz. Sorularınızı yorum şeklinde iletebilirsiniz.
Konuşmak üzere ;)